20 Temmuz 2010 Salı

Şerzan’ı polis vurdu

İddianamesini tamamlayan Muğla Cumhuriyet Başsavcılığı, katledilen üniversite öğrencisi Şerzan Kurt’un katilini tespit etti.

Savcılık, Kurt’u vuran kişinin polis Gültekin Şahin olduğunun, kamera kayıtlarından açıkça görüldüğünü belirtti. Polis, Ağustos’ta yargılanmaya başlıyor. Muğla’da 11 Mayıs’ı 12 Mayıs’a bağlayan gecede ülkücüler taş ve sopalarla Kürt öğrencilere saldırdı. Saldırıda polis de çevik kuvvet desteğiyle biber gazlı ve silahlı bir şekilde Kürt öğrencilere saldırdı. Yaşanan olayın ardından Muğla Üniversitesi öğrencisi Şerzan Kurt, kurşunla yaralandı ve 22 Mayıs günü tedavi gördüğü Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde yaşamını yitirdi. Yaşananların ardından Kürt öğrencilerin ve kamuoyunun tepkisi üzerine savcılık soruşturma açtı. Soruşturma kapsamında 2’si Kürt, 4’ü ırkçı ve Kurt’u silahla yaralayan Gültekin Şahin adlı polis olmak üzere 7 kişi tutuklandı. Muğla Valisi Ahmet Altıparmak olayın ardından yaptığı açıklamada, Kurt’u vuran mermilerin polisin silahına ait olmadığını savunmuştu. Muğla Cumhuriyet Başsavcılığı, soruşturma kapsamında dinlediği tanıklar ile incelenen görüntü kayıtlarının ardından iddianamesini hazırladı.

Gizli tanık anlattı

İddianamede olay günü orada bulunan ve dinlenen tanıkların yanı sıra ismini vermek istemeyen ve olayları baştan sona gördüğünü beyan eden gizli bir tanığın ifadelerine de yer verildi. Gizli tanık ifadelerinde, “Polislerle heykel tarafından gelen grubun karşı karşıya kaldığı sırada üniformalı polislerin arasından çıkan kel kafalı, çizgili, uzun kollu tişört giyen polis olduğunu düşündüğü bir kişinin elinde silah olduğu halde üniformalı polislerin ortasından elindeki silahı öğrencilere doğrultarak birden fazla ateş ettiğini, bu ateşle birlikte öğrencilerden birisinin vurularak yere düştüğünü, aynı anda gaz bombalarının atılmaya başladığını” belirtiyor.

Polisin vurduğu ortada

Savcılık iddianamesinde, olayın gelişiminin anlatıldığı bölümde şüpheli Gültekin Şahin ile Oktay Kebapçı’nın beylik silahlarını çıkararak, havaya ateş edip, koşmaya başladığı ve çevik kuvvet polisinin de Kürt öğrencilere gaz bombası attığı ifade edilerek, “Bu sırada göstericilerin geri dönerek kaçmaya başladıkları sırada Kıbrıs Pastanesi önüne gelen polis memuru Gültekin Şahin, daha önce havaya ateş etmesinin aksine bu kez silahını göstericilerin üzerine doğrultarak, birkaç el ateş ettiği ve bu atışlar sırasında Şerzan Kurt’un sol omuz arkasından giren ve her iki ciğerini, omuriliğini parçaladıktan sonra sağ omuz başından çıkan kurşunun etkisiyle yere düştü” denildi.

Dava Ağustos’ta başlıyor

İddianamede, İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı, Ankara Janarma Kriminal Labaratuvar Komutanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü Polis Labaratuvarı’na gönderilen CD’ler incelendiğinde Şahin’in yolun sol tarafında Kebapçı’nın ise yolun sağında göstericilere koşarak havaya ateş ettiklerinin görüldüğüne yer verildi. Şahin’in yargılanmasına 10 Ağustos’ta Muğla 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başlanacak.

Savcı Valiyi yalanladı

Başsavcılığın iddianamesi, olaydan sonra yaptığı açıklamada Batmanlı Kurt’a isabet eden mermilerin polisin silahına ait olmadığını savunan Muğla Valisi Ahmet Altıparmak’ı yalanladı.

DİHA/İZMİR



YENİ ÖZGÜR POLİTİKA

BDP ‘Demokratik Özerklik’i oyluyor


Yeni bir eylem dalgasına hazırlanan BDP, bu eylemlerle Demokratik Özerklik Projesini anlatacak.

AKP’nin hazırladığı anayasa paketini „boykot“ kararı alan BDP, yapacağı mitinglerde Demokratik Özerklik Projesi’ni içeren kendi anayasa değişiklik paketini anlatacak. Pakette maliye, dışişleri, savunma ve adalet konularının dışındaki hizmetlerin yerel yönetimlere ve bölge meclislerine bırakılması isteniyor. Ayrıca Kürtçe eğitim, „vicdani ret“ hakkı gibi öneriler de yer alıyor. AKP Hükümeti’nin hazırladığı anayasa paketi 12 Eylül’de halkoylamasına sunulacak. Referandum çalışmalarına başlayan BDP, aldığı boykot kararının gerekçelerine ilişkin 20 sayfalık bir broşür hazırladı. Broşürde, anayasa değişikliği paketinin görüşüldüğü dönemde BDP’nin tavrı ile AKP’nin yaklaşımları ve BDP’nin istediği değişikliklere ilişkin bilgilere yer verildi. Özet bir anayasa taslağı ve gerekçeleri içeren broşür, boykot çalışmaları boyunca temel bir kaynak işlevini görecek. „AKP’nin yamasına karşı demokratik bir anayasa, CHP-MHP’nin statükosuna karşı gerçek değişim için boykot“ sloganı ile hazırlanan broşürde, başlıklar halinde şu konulara yer verildi.

Halkın değil AKP’nin anayasası

Toplumdaki yeni anayasa talebi ve 12 Eylül yasasına karşı duyulan tepkiye yer verilen broşürde, hükümetçe hazırlanan paketin AKP’nin „çıkar ve hedeflerine“ göre yargısal engelleri aşmaya yönelik hazırlandığı ifade edildi. Paket hazırlanırken toplumsal kesimlerin taleplerinin dikkate alınmadığı, anayasadaki tekçi zihniyetin korunduğu, farklılıkların halen yok sayıldığı, düşünce ve örgütlenme özgürlüğüne ilişkin herhangi bir adımın atılmadığı belirtildi.

Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ile Anayasa Mahkemesi’nin yapısına ilişkin düzenlemelerin demokratikleşme için değil, AKP’nin yargısal kadrolarının önünü açmak amacıyla yapıldığına vurgu yapılan broşürde, düzenlemelerle yargı sisteminin özüne dokunulmadığı ifade edildi. Broşürde, bin 650 Kürt siyasetçisinin tutuklanmasına da işaret edilerek, Ağır Ceza Mahkemelerinin Devlet Güvenlik Mahkemeleri’nin (DGM) işlevini sürdürdüğü belirtiliyor.

Parti kapatma maddesi aldatmacaydı

Parti kapatmalara ilişkin hazırlanan ve daha sonra paketten düşen maddenin de bir aldatmaca olduğu belirtilen broşürde, „Bu maddeyi de diğerleri gibi kabul etme gücüne sahip olan AKP, kendi içindeki bölünmeleri önlemek için bu maddeyi feda etmekten çekinmemiştir. Kaldı ki madde kabul edilseydi bile BDP’ye kapatma davası açılması, AKP-CHP-MHP’nin insafına bırakılmış olacaktı“ görüşüne yer verildi. Pakettle AKP Hükümeti’nin darbecileri değil, darbecilerle hesaplaşmak için oluşan iradeyi hedef aldığı belirtilen broşürde, darbecilerin yargılanmasını engelleyen zaman aşımı maddesinin korunduğu hatırlatıldı. Hükümetin 27 Nisan muhtırasını hazırlayanlarla uzlaştığı ve kendilerine 1 milyon dolarlık araç hediye edildiğinin vurgulandığı broşürde, „Uygulamalar da göstermektedir ki, AKP darbecilere değil, tam tersine darbelerin hedefindeki toplumsal muhalefete karşı savaş açmıştır“ denildi.

AKP, BDP’yi yok saydı

BDP’nin anayasa değişiklikleri görüşmelerindeki tutumuna ve AKP’ye sunulan pakete vurgu yapılan broşürde, BDP’nin hiçbir önerisinin dikkate alınmadığı hatırlatıldı. BDP’nin anadilde eğitim, vatandaşlık tanımının değiştirilmesi, cemevlerinin yasal statüye kavuşturulması, memurlara grev-toplu iş sözleşmesi hakkının tanınması, Terörle Mücadele Yasası’nın kaldırılması, tutuklu çocuklar ile Kürt siyasetçilerin serbest bırakılması ve yüzde 10 seçim barajının düşürülmesi gibi önerilerinin de hiçbir suretle dikkate alınmadığı kaydedildi.

Destek kendimizi inkar etmektir

Bütün bu yapılanlardan dolayı, AKP taslağının desteklenmesinin BDP’nin kendisini inkar etme anlamına geleceği kaydedilen broşürde, „12 Eylül’ün inkarcı-asimilasyoncu anayasasını yeniden yapmaya yanaşmayan, Kürt siyasetçiler ve toplumsal muhalefet üzerindeki tutuklama operasyonlarını durdurmayan, Kürt sorununun çözümü konusunda diyaloğa yanaşmayan, bunun yerine tasfiye politikasına hız veren, TMK mağduru çocukların serbest bırakılması için kılını kıpırdatmayan, bu alandaki yasal düzenlemelere yanaşmayan AKP zihniyeti karşısında bu teklifi desteklememiz, kendimizi inkar anlamına geleceğinden, boykot tavrımızı her iki turda kararlı bir biçimde sürdürdük, ilkeli, demokratik bir duruş ortaya koyduk“ denildi.

İlk 3 madde değiştirilsin

Broşürde, „Ne kadar boykot o kadar özgürlük“ sloganıyla boykot gerekçelerine son verilirken, BDP’nin anayasa değişikliği önerilerine de yer verildi. Buna göre; BDP anayasanın başlangıç kısmına „herkesin eşit olduğu“ tanımı yazılmasıyla başlayarak, vatandaşların meşru müdafaa dışında savaş ve çatışmayı reddettikleri hükmüne yer verilmesini istiyor. Anayasa’nın değiştirilmesi dahi teklif edilemeyen ilk 3 maddesinde değişiklik yapılması istenen taslağın birinci maddesinde, „Türkiye Cumhuriyeti, insan haklarına dayanan, özgürlük ve adalet değerleri üzerine kurulu, laik, demokratik ve sosyal bir hukuk devletidir“ denilirken, milli marş, başkent ve bayrak olduğu gibi korunuyor. 3. Madde de ise „devletin resmi dilinin Türkçe“ olduğu belirtildikten sonra, „Herkes, kamusal ve özel işlemlerde resmi dilin yanı sıra kendi anadillerini kullanma hakkına sahiptir“ hükmü getiriliyor.

‘Demokratik Özerklik’ önerisi

BDP’nin anayasa değişikliği konusundaki en dikkat çekici önerisi ise „Demokratik Özerklik“ projesi. Buna göre, BDP anayasaya bir madde şeklinde eklenmesini istediği özerklik önerisinde, „Merkezi yönetimin görev ve sorumluluğunda olan dış işleri, maliye, savunma ve adalet hizmetleri dışındaki hizmetler, bölge meclisleri eliyle yürütülür. Bu görevleri yürütmekle yetkili ve görevli bölge yürütme kurulları, bölge meclisi içinden seçilir. Bölge meclisleri ve bölge yürütme kurullarının yetkileri, görevleri, teşkili ve çalışma usulleri yasayla belirlenir“ deniyor. „Yerel yönetim birimleri coğrafya durumuna, ekonomik koşullara ve kamu hizmetlerinin gereklerine göre yasa ile oluşturulurlar“ denilen öneride, bölge yönetimlerinin ülke bütünlüğüne saygılı davranmak koşuluyla kendi bölgelerini ilerletme ve geliştirme amacıyla çalışabilecekleri belirtiliyor. BDP’nin diğer önerilerinde „Kürtçe eğitim“in önü açılırken, vatandaşlık tanımının, „Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı“ şeklinde değiştirilmesi öngörülüyor. Yine siyasal yaşamda cinsiyet eşitliği, siyasi partilerin kapatıl- ması ve dokunulmazlıklar konusunda yeni düzenlemeler getiriyor.

Vicdani ret hakkı

BDP’nin anayasa taslağında dikkat çeken yeni önerilerinden biri de, „Vicdani ret“ hakkı oldu. Taslakta, „Vicdani ret“ hakkının kanunla düzenleneceği hükmüne yer veriliyor. BDP „Din ve Vicdan Özgürlüğü“ önerisiyle de başörtülülere özgürlüğün önünü açarken, din derslerinin zorunlu olmaktan çıkarılmasını istiyor. Emeklilere sendika hakkı, memurlara grev ve toplu iş sözleşmesi (TİS), askeri yargının denetime açılması gibi bazı konular da anayasa taslağında yer aldı. Taslakta memurlara siyaset yasağının korunması ise dikkat çekti.

DİHA/ANKARA



YENİ ÖZGÜR POLİTİKA